Türkiye’de meme kanseri görülme yaşı dünya ortalamasının 10 yıl altında
5 mins read

Türkiye’de meme kanseri görülme yaşı dünya ortalamasının 10 yıl altında

– Ankara Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi Başhekimi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Lütfi Doğan, meme kanserinin, Türkiye’de, dünyadaki ortalama görülme yaşından 10 yıl daha erken ortaya çıktığını söyledi.

Ankara Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi tarafından, Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla etkinlik düzenlendi.

Etkinlikte, meme kanserine ilişkin bilgi verildi, erken tanı, tarama yöntemleri ve tedavi seçenekleri uzmanlar tarafından ele alındı, katılımcıların soruları yanıtlandı.

Prof. Dr. Doğan, meme kanserine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, meme kanserinin görülme sıklığının dünyada her geçen gün arttığını belirterek, “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 20 milyon kadına teşhis konulacağı biliniyor ve her 7-8 kadından birinin meme kanseri olacağı öngörülüyor.” dedi.

Rakamların yüksekliği nedeniyle meme kanserinin ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Doğan, meme kanseri gelişmesinde çeşitli faktörlerin etkisine değindi.

Doğan, “Özellikle obezite, endüstriyel beslenme, hareketsiz yaşam, kadın başına düşen doğum sayısının azalması, emzirme süresinin kısalması ve ilk doğum yaşının ileri yaşlara kayması artışın faktörleri arasındadır.” bilgisini verdi.

– “20-30’lu yaşlarda da ortaya çıkabileceğinin bilincinde olunmalı”

Meme kanserinin hem önlenebilir hem de erken tanı konması halinde tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu dile getiren Doğan, şunları kaydetti:

“Erken teşhisin de temeli farkındalıktır. Herkesin bu kanserin 20-30’lu yaşlarda da ortaya çıkabileceğinin bilincinde olması ve belirtilerin iyi bilinmesi lazım. Meme dokusunun içinde ağrısız sert kitle, meme cildinde içeri çekilme, yumru, meme başından kanlı akıntı gibi belirtiler halinde zaman kaybetmeden hekime başvurulmalıdır. Ayrıca, 40’lı yaşlardan itibaren klinik muayene, Kanser Erken Teşhis Merkezlerinde 2 yılda bir mamografi yaptırılması ve 20’li yaşlardan itibaren de kendi kendine meme muayenesinin öğrenilerek uygulanmasıyla kesinlikle erken teşhis konulabilir.”

Pandemiyle biraz sekteye uğrasa da sonrasında toplumsal taramaların hız kazandığını ve taramalara katılan kadın sayısının büyük oranda arttığını aktaran Doğan, şöyle konuştu:

“Net olarak, bin kadın tarama programına girdiğinde yaklaşık 10 kadının meme kanserine bağlı hayatını kaybetmesinin önlenebileceğini söyleyebiliriz. Meme kanseri ülkemizde, dünyadaki ortalama görülme yaşından 10 yıl daha erken görülüyor. Hastalık, gençlerde biyolojik özellikleri bakımından ileri yaştakilere göre biraz daha farklı seyrediyor. Dünyada, meme kanserinin görülme yaşı ortalama 61 iken Türkiye’de 51 gibi. Bunun sebebi, Batı toplumlarıyla bizim hem genetik farklılığımızdan hem de yaşam tarzından kaynaklanabiliyor. Biz, büyük oranda Orta Doğu, Uzak Asya grubuna benzer bir kuşakta yer alıyoruz ama Kuzey Amerika, Avusturalya ve Batı Avrupa’da yaş biraz daha ileride. Ancak günümüzdeki tedavi seçenekleriyle gençlerde daha agresif olan türler de çok iyi sonuçlarla tedavi edilebiliyor.”

Meme kanserinin kişiye özel tedavi edildiğinin altını çizen Doğan, mevcut tedavilerin yanı sıra bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesine dayanan immünoterapinin tedavide yeni ufuklar açtığına işaret etti.

Doğan, “Bu tedavi, kesinlikle sağ kalım oranlarını ileri çeken bir yöntemdir.” dedi.

– “Hasta kendinde bir kitle fark ederek bize geldiğinde, ilk muayeneyi biz yapıyoruz”

Ankara Kahramankazan’da Aile Hekimi Dr. Yasemin Özbakış da meme kanserinde hem farkındalık kazandırılması hem de erken tanı ve takip için birinci basamakta verilen hizmetlerin büyük önem taşıdığını vurguladı.

Hastayla genellikle bir sorun halinde ilk görüşen sağlık çalışanının onu takip eden aile hekimi olduğunu anlatan Özbakış, hastalara, meme kanserine ilişkin muayeneden bilgilendirmeye ve taramalara kadar detaylı bilgi verdiklerini belirtti ve “Hasta kendinde bir kitle fark ederek bize geldiğinde, ilk muayeneyi biz yapıyoruz ve takibe alıyoruz, gereklilik halinde hastayı 2’nci basamağa sevk ediyoruz, oradaki arkadaşlarımızın da gerekli görmesi durumunda 3’üncü basamağa yönlendiriyoruz.” diye konuştu.

Özbakış, hastaların evde kendilerine muayene yapamaması halinde aile hekimlerine başvurabileceklerini sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir